4. Eyl, 2015

MEDENİYETLERİ RAHAT BIRAKIN

MEDENİYETLERİ RAHAT BIRAKIN

Dünyamızda birçok coğrafik, politik, medeniyet vs.ye göre ayrım var. Herkes bir şekilde bu ayrımdan nasibini alıyor.

Medeniyetin sözlük anlamına baktığınızda aşağıdaki açıklama ve benzerlerini bulacaksınız.

“Uygarlık veya medeniyet, bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Uygar kelimesi, yerleşik hayata ilk geçen Türk kavimi olan Uygurlardan gelmektedir.

Medeniyet ve uygarlık kavramları çoğunlukla aynı anlamda kullanılmakla birlikte, uygarlığın daha geniş bir anlam taşıdığını ifade etmek mümkündür.

Medeniyetin, belirli bir insan topluluğu veya topluluklarının belirli bir coğrafya üzerinde ve belirli bir zaman içinde ortaya koydukları değerlerle sınırlı olmasına karşı; uygarlık kavramının, binlerce yıl devam eden gelişmeler sonunda, insan aklının, bilim ve teknolojisinin katkısı ile ortaya çıkan ve tüm insanlığın eseri ve malı olan evrenselliği söz konusudur.”

 

Günümüzdeki medeniyet/uygarlık kelimelerinin bizde yarattığı algı ne? Genellikle teknoloji, yaşam standardının yüksek olması. Geri kalan? Çöpte.

 

Az gelişmiş, hatta hala para dahi kullanmayan toplumlara baktığınızda, gelişmiş ve uygar sıfatı verilen teknoloji, dünya politikası hakkında söz sahibi ülkelerden gidip, bir hak talep ettiklerini gördünüz mü? En fazlası göç eder, vatandaşlık talep eder, boyundurluğunda ve o ülkenin faydasında çalışır. Peki dünya tarihine baktığınızda medeni/uygar sıfatını kullandığımız ülkelerin, para gereksinimi dahi olmayan verimli ve değerli topraklar ve insanlarından bir talepte bulunduklarını ya da sömürge olarak kullandıklarını, insanlarını katlettiklerini ya da kendi topraklarında ikinci sınıf vatandaş muamelesi görerek, dayatmalı bir yaşam sürdürttüklerini gördünüz mü? Duyamadım?

Galiba birisi, mensubu oldukları inanışların içinden insana değer ve sahip çıkmayı çıkartmış ve medeni/uygar tanımını da değiştirmiş de kendilerinin de haberi yok.

Medeniyet/uygarlığı yanlış anlamış uluslar, medeniyetleri rahat bırakalım. Medeniyetten yoksun zannettikleriniz aslında sizin barbarlığınızın karşısında çok daha medeniler de bunu görmek istemezsiniz.

Televizyonda harika çizgi filmler var. Çeşit çeşit hayali karakterler var. Her biri kendi içinde adedi onları-yüzleri bulan farklı karakterler var. İnanılmaz derecede çocuklar bunları ve özelliklerini ezbere biliyorlar.

Ve… gerçek kahramanlar. Her ülke, kendine göre tarihinde gerçekten haklı ya da haklı olduğunu iddia ediyor ve kahramanları var. Ben, geçmişimize baktığımda tıpkı sizler gibi çok “gerçek kahraman” karakteri hatırlıyorum. Ülke olarak, tarihimizde o kadar çok gerçek kahraman var ki; hayali kahramanlara ihtiyacımız yok. Çocuklarımızla günlük yaşantımızda onların da ilgisini çekecek şekilde bazen de esprili olarak bunları paylaşalım. Paylaşalım ki tarihimizin kıymetini bilsinler, sahip çıksınlar. Bilsinler ki her karış toprağında savunmanın çocuk kahramanlarının ayak izleri ve kanları var. Her bir yapının tek bir taşının dahi bozulmaması gerektiğini anlasınlar. Büyüyüp adam olduklarında, eğitimlerini hangi ülkede almış olurlarsa olsunlar, beyin göçü yapmadan ülkelerinde kalsınlar, adam gibi ülkelerine dönsünler. Sırf kendi hayat standartları için, bizim bugün sağ olmamızı sağlayan atalarımızın mirası ülkeleri yerine, atalarımıza silah çekenlere, neslimizi bitirmeye çalışanlara hizmet etmesinler. Yalnız biz değil, hiçbir ülke vatandaşı, tarihte varlığını bitirmeye kendini adamış nesle hizmet etmesin. Tarihin içinde yapılan hatalar anlaşılmış, ilişkiler iyileştirilmiş ve sinsice eski duygular yaşatılmıyorsa ki; bu devletler politikası için çok güç, o zaman o ülke ve milletlerle birlik olsunlar. Şu anda hangi geçerli sebeplerinizden dolayı nerede ve kime hizmet ediyorsanız, yorumu size bırakıyorum. Çuvalı boş bırakırsan, rüzgarın etkisi ile uçmuş olmasından yakınamazsın. Kaldı ki çuvalı götürmek isteyen hırsızlar, içi doluyken dahi ucundan çekmek için zorlarlar.

Savaşmayalım, barışı koruyalım ancak defaatle belirtiyorum: daima hedef ve savunma gücümüz için strateji olarak, bilim, sanat, teknoloji, tarım, askeri, eğitim vs. bizi ayakta tutacak her alanda en iyi olmaya çalışalım. Dışa bağımlı kalmayalım. Tarafsız haberden haberdar olalım. Tarım demişken, bir ekimlik, menşei yabancı, GDO’lu tohumu duydunuz mu? Şehir efsanesi mi, aslında onlara bağımlı olacağımız bir durum değil mi? Bir toplumu bitirebilmenin en güzel ve kolay yolu, ağız yolu… Saksılarıma ekmek için yerli ve GDO’suz tohum aradım!.. Çünkü bahsettiğim o dışardan mecburi(?) alınan tohumları toprağıma soktuğum anda toprağımdan bir daha hayır gelmiyormuş, 50-70 yıl sonra bir saksılık değerli memleket toprağım kanserojen dolduğu için bir daha ekim için kullanılamıyormuş. Dilerim o toprak da ithal değildir! Tohum alana hastalık bedava, durum ciddi. Ya geniş arazisi olanlar ne yapsın? Dileyen kendisi ya da araştıramayanlar için araştırsın…

Çocuklarımıza uyanık olmayı, her masala kanmamayı öğretelim.

Sürekli gelişim için sizi olumlu geliştirebilecek kişi ve programları izlemeye devam edin...