11. Kas, 2015

"MUTLULUK" DENEN DUYGU NEREDE?

"MUTLULUK" DENEN DUYGU NEREDE?

MUTLULUK kendi içimizde.

En başta hayattaki varlığımız için mutlu olmalıyız.

Anlık mutlulukları kaçırmamalıyız. Her şeyi uzun sürece bağlarsak dünya üzerinde bir tek mutlu kişiye rastlayamayız.

Çocuklarımızın varlığı, üzerimizde kira ya da sahip olduğumuz fark etmez, bir çatımızın oluşu, başımızda anlı şanlı askerimizin bizi koruyor olması, alabildiğimiz bir ekmek, bir inanca sahip olup, zor zamanlarımızda ona tutunmamız, şanlı ve gurur duyduğumuz geçmişimiz ya da hayal ettiğimiz geleceğimiz... Çevremize sağladığımız fayda... Öğrendiğimiz yeni şeylerden aldığımız haz...

Çayımızı paylaşabiliyoruz, görebilene şekeri karıştırırken çıkan kaşık sesinde bile hayat var. Şarkılarda kendimizi bulabiliyoruz. Bir üzüm tanesinin dişimizin arasında patlamasıyla çıkan tadı yaşayabiliyoruz.

Bakarsak mutluluk her yerde ama yalnızca anlık... Onun için küçük şeylerin kıymetini bilmeliyiz.

Hayatı olduğu gibi gerçekliği ile doğallığı ile kabullenmeli ve o doğrultuda yaşamalıyız ve yaşatmalıyız. 

Dünyanın bize değil, bizim dünyaya borçlu olduğumuz gerçeğini kabullenmeliyiz. Karşılıksız hareket etmeliyiz, kendimizle gurur duymalıyız, kimsenin bizle gurur duymasını beklememeliyiz. Kendi doğrumuzla ancak genel kabul görmüş görgü kuralları standartları içinde yaşamalıyız. Davranış kalitesinde çizgi üstü olduğumuz noktada hayat felsefemizi yaşamamız daha kolaylaşır. Çünkü ilişki içinde olduğumuz bireyler bize daha çok hoşgörü ile davranırlar.

Hayata bir kez geliyoruz ve bu hayat bir prova değil. Geri dönüşü olan bir zamanı yaşamıyoruz.

 

Hayata herkesin baktığı gibi bakmak zorunda değiliz. Dolayısı ile eleştiriler bizi olumsuz etkilememeli ve eğer eleştiriler bizi geliştiriyorsa bunu hayatımıza bir katma değer olarak almalıyız.

Kendi açımdan hayatı değerlendirecek olursam, bugün çok mutluyum, çünkü elimden geleni yaptım. Her gün bir basamak ve ben bugünkü basamağı da bir şekilde atladım. Günlük işlerimi yapabildim ve hala hayattayım. Başkalarına hala bir faydam var. Aynaya gülümseyerek bakabiliyorum. Hala arkamdan konuşanların ne konuştuğu ile ilgilenmeyecek kadar kendime değer veriyorum. Hatta hakkımda hiç olumsuz konuştuklarını düşünmüyorum... Hayata karşı dik duracak gücüm var. Olmadığı bir gün olursa, işte o gün biraz ağlayabilirim, belki 5-10 dakika ama daha fazla değil. Çünkü hayatımda boşa geçecek zamanım yok. Gözyaşımı yıllar önce kapının dışında bıraktım artık evime giremiyor. Varsa ağlayasım, gecenin bir vakti giyinip, dışarı çıkmam gerekiyor. Çünkü evime artık gözyaşını almıyorum. O saatte de ağlamak için giyinip, kapı dışına çıkmak çok yorucu... En iyisi on dakika kendimle başbaşa kalmak ve yine olağan davranışlarıma geri dönmek. Nasıl olsa bir gün ebedi olarak kendimi dinliyor olacağım, bugün benim yaşama günüm. Bugün benim en güzel günüm çünkü yarından daha gencim ve bugünü de hayatta kalarak geçirdim.

 

Saygılarımla, Fikuz