24. Ara, 2015

KİMLER İÇİN CANLARINI VERİYOR MEHMETÇİK?

Kimler için canlarını veriyor Mehmet'çik?..

Cenaze törenlerinde "Hakkınızı helal ediyor musunuz?" diye soruluyor... Şehitler için sorulduğunda, dönüp sorasın geliyor: "Asıl o sizin hakkınızı helal ediyor mu?"

 

Ülkenin şu andaki durumu belli: karışık.

 

Hobi, genel kültür, belgesel, tarih... Sohbetlere, paradülere konu olmuş, herkes buna çok gülüyor:

Ahmet: Ne tür programlar izliyorsun?

Mehmet: Hep belgesel!

Ve kahkaha kopuyor... Çünkü genel kültür içeren şeyleri izlediğini söylemek dahi insanlara komik geliyor, toplumun aslında izlemediğini, gereksiz ve önemsiz olduğunu düşünüyorlar. Ancak böyle söylemenin bir kültür seviye belirteci olduğunu düşünüyorlar.

Gelelim şu belgesel, özellikle de tarih belgesellerine, tarihe... 

Her zamanki gibi kendimi tekrar ediyorum: dil, din, ırk ayırmıyorum. Ama Türk oluşumu seviyorum, gurur duyuyorum. Herkes kendi kimliği ile gurur duymalı. Herkes kendi milliyetçiliğini yapmalı ancak bunu varlık sebebini yıpratarak yapmamalı, birlik olmalı. Evet, tekrar gelelim neden bunu yazdığıma... Halk olarak çok seveceniz. Hemen herkesi beğeniriz. Övecek birşey buluruz. En çok kendimizi, ülkemizi, halkımızı eleştiririz. Hatta bazılarının bizzat, beğenmemezliğine, ve küçümsemelerine tanık oldum. Dönüp, sormak lazım "Peki sen toplum için ne yapıyorsun, hani eleştirmekten başka? O kolay ya! Seni kim beğensin?"

Acıma duygusu yardıma dönmezse kıymeti kalmaz; eksikleri görme ve öngörüde bulunma, birilerini bir basamak yukarı çekemiyorsan hiç işe yaramaz. Yani sen de aslında duygun ve fikrin desteklediği halde tembelliğinden birşey yapmazsan, yaramaz olarak yaşar, yaramaz olarak ölürsün.

Tarih, kültür, belgesel eksikliği... Tarih içinde kimler senin ırkına neler yapmış, senin hangi kültür hazinene ne zarar vermiş, ticarette, dünya siyaset sahnesinde hangi zararlara uğramışsın ve en önemlisi varlık sebebin insanlara neler borçlusun, bu topraklara nasıl sahip çıkıldı, hala ülken üzerindeki dünyayı yönetenlerin bitmeyecek planları neler ve daha birçok şeyden haberin yoksa elinde bardak, sanki senin ülkende üretilmiyormuş gibi Toscana'nın içeceğini, peynirini, savaş döneminde hamile kadınlarımızın karnını diri diri kesenlerin zafer danslarını översin; hatta onların fahri reklamcıları olursun. Sonra da “kültürlüyüm” diye gezersin. Vaktiyle ülkeni elinden almaya gelmiş ya da ülkeni kendi ülkelerinin çıkarları için felakete sürüklemiş olanların vatandaşlığını alır, bir de üzerine utanmadan bununla gurur duyarsın. Günlük yaşantı içinde komşunu çekiştirir, ailenle bile geçinemez, sokakta ve evde şiddet gösterir, en küçük fırsatı lehine çevirmeye çalışırsın. Az çalışıp, çok kazanmayı, hileyi marifet bilirsin. Kadronu kendi çıkarlarına alet edersin...

Bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Yıllarca uyumuş olabilirsiniz, artık uyanma vakti. Saatin zili aslında hayatın içinde uyanman için hep çaldı ancak sen onu hep erteledin ya da kapattın. Senin varlığın için toprağın altında uyuyanlar için hiç olmazsa artık UYAN!.. Keyfi bırak, çalış, ülkene, dünyaya, insanlığa fayda yarat!.. UYAN da senin için şehit olanların kanı boşa akmış olmasın! Bu genç fidanlar kimin için soluyor? VATAN İÇİN! Çünkü detaya indiğinde şu andaki durum hiç açıcı değil. Vatan, millet, Sakarya bilinç seviyesi maalesef...  Toplumun kalitesi, bireyin kalitesinden geçer. Ben şu anda sosyal birşeyler yapmaya çalışıyorum. Kim için? Yalnızca toplumun bütünü için, Türkiye'nin geleceği için, geleceğin fidanları çocuklar için ve sırf onları yetiştirenler olduğu için hedefim ANNELER... Tek tek detaya indiğimde hiçbir şey yapasım gelmiyor; elimde,  bir kase, çekirdek çitlemek istiyorum!..