16. Oca, 2016

ÇOCUKLUKTA HAYATTAKİ GÜÇ FORMÜLLERİNDEN HABERDAR OLMAYANLARIN ZAYIFLIKLARI...

 

Eskiden, evlenmek isteyip "Yalnız çocuksuz olsun..." diyenlere çok kızıyordum. Birçok çıkan haberden sonra görüşüm değişti.

O açıklamayı yapanlar meğer kendisini bilen insanlarmış. Yapamayacaklarını bildikleri şeyi istememişler. İyi anne-baba olamayacaklarını, hayatlarında onları istemediklerini belirtmişler.

Sorun olmaz deyip evlenen üvey anne-baba, sözlü ya da fiziki şiddetine maruz kalmış tüm mağdur çocuk, kadın, erkek adına çok üzgünüm. Ben de bir ebeveyn olduğum için bu konularda öfke kontrolümü kaybediyorum!..

Kaldıramayacaklar, kendi istedikleri yapının dışındakiler ile evlenmesinler. Hatta daha da derine inersek, şiddeti kendi çocuğuna uygulayanlar ile birlikte düşündüğümüzde nedir bu çocuk sorunu?

Bence ilköğretim döneminde kişisel gelişim, öfke kontrolü ve iletişim eğitimleri şart. İnsanlar sağlıklı düşünüp, sağlıklı iletişim kuramıyorlar. Hayatta başlarına gelen olumsuz şeyler eğer çocukluktan hayata karşı güç formülleri öğretilmez ise; etkilerini büyüdüklerinde bozuk psikolojiler ve yakın/uzak çevrelerinde şiddet olarak gösteriyor.

Hatta bu ilköğretim dönemi eğitimlerinin şart olmasını nasıl gerekli görüyorsam evlilik öncesi ve çocuk sahibi olma planlaması sırasında herkes devlet tarafından psikolojik testlerden geçirilmeli bence.

Bir toplum düşünün; çocuklukta hayattaki duruşunu güçlendirecek kişisel gelişim eğitimlerinden geçmiş ve hayatındaki her değişimden önce evlilik, doğum, kariyere hazırlık vs. ile o döneme hazırlanmış... Zamanını yönetmeyi bilen, çalışma yöntemlerinden ve gereğinden haberdar, yaşam prensipleri ve insani duyguları gelişmiş, popüler kültürden çok, olması gereken genel ve dünya kültürü, bilim ve sanat yönü geliştirilmiş, "kolay hayat yaşayacağım bölüm" değil, "ülkeme bir basamak yukarı çekebileceğim bölüm" diye okuyacağı lisans planlaması ve iş beklentisi... kendisinden beklentisi olan... İnsan hakları ve insani değerlerden en azından haberdar bir standart insan yapısı yaratılsa... Üzerini kendisi tamamlasa... Küçüklerini koruyan, büyüklerini sayan...

Aslında bütün bunları boşa yazıyorum! Yazan yazmış vaktinde... "ANDIMIZ"da aslında prensip, motivasyon ve hedef üzerine tüm yapılması gerekenler var. Var da artık yeni nesle hergün hatırlatılmıyor.

Ya siz, sabahları kendiniz, çocuklarınız ya da torunlarınız ile bunu evinizde yapmanız çok mu zor? Güne siz dahil ailece büyük bir motivasyonla başlarsınız, yaptığınız hiçbir şey size ağır gelmez. Yalnız oradaki dil, din, ırk ayırmaksızın "Ne mutlu Türküm diyene!" ulus devleti ifadesini doğru anlayarak. Yani bölücülük değil, bu topraklarda yaşayan tüm Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Roman... tüm vatandaşlar... Dış güçlerin dikte ettiği ayrımcılık, bölücülük oyunlarına gelmeden...

Toplumu çalışkan, saygılı, sevgili, uzlaşmacı bir noktaya yeniden... yine yeniden taşımaya var mısınız?