26. Oca, 2016

İLETİŞİM VE ALGIMIZDAKİ SINIR ÇİZGİLERİMİZ...

 

Her bireyin belirli nitelikte sınır çizgileri vardır. İletişim kurma sırasında bu çizgilerden bazıları esnektir, birey, karşısındaki kişinin bu sınırı geçmesine bazen izin verebilir. Ancak kırmızı bir çizgi vardır ki, bu kişinin aşılmaması gereken duvarlarıdır.

Ben, kendimden örnek verecek olursam... Genellikle yapı olarak sakin bir insanım. Aldığım ve verdiğim eğitimlerin alanları da bu özelliğimi pekiştirdi. Ancak bir çocuğa, bir yaşlıya, bir kadına, bir işçiye yani sonuçta insana özellikle de mazluma yapılan sözlü ya da fiziki şiddete karşı kırmızı bir çizgim var. Bu ve benzeri durumlarda bana kimse yaptığının haklılığını anlatamaz, yapacaklarımdan geri çeviremez. İkinci bir örneğim de... birey eğer çıkarları nedeni ile başkalarına zarar veriyorsa kırmızı çizgim devreye girer ve asla onun için parmağımı kıpırdatmam. Üçüncü örneğim de ... yardımseverim ancak asla kendimi suistimal ettirecek kadar samimiyet kurmam, araya bir mesafe koyarım ki; bir daha geri dönüşü yaşamak beni yıkmasın, zararım çok büyük olmasın diye. İletişim sırasında el kol hareketlerini, omza dokunulmasını sevmem. Bu benim kırmızı çizgimdir.

Kırmızı çizgiler, aşılmamasını istediğiniz hayat prensiplerinizi oluşturur. Aşıldığında sinirlenirsiniz. Ancak kırmızı çizgiler ne kadar çoksa o kadar bireyin iletişimi zorlaşır. Aynı zamanda değişen yaşam şartlarında eğer bu kırmızı çizgiler sizin hayati güvenliğiniz için gerekli ise mecbur adedi de fazla olacaktır.

Esnek çizgilerin kırmızı çizgilere göre daha fazla olması istenir.

Sınır çizgisi olmadan insan ilişkileri ve iletişim doğru olmaz. Mutlaka bir korunma alanımız olmalıdır.

Siz de iletişimlerinizi gözden geçirin. Nelere tahammülünüz var, nelere yok, yazın. Hangileri gerçekten o nitelikte olmayı hak ediyor, düşünün. Belki de kırmızı çizginiz aslında esnek çizgi de olabilecekken hayatı zorlaştırıyor olabilirsiniz...

 

Sürekli gelişim için, sizi geliştirecek kişi ve programları izlemeye devam edin...