18. Ağu, 2015

KARINCA TİTO

PSİKOTERAPİK HİKAYELER.8

KARINCA TİTO

Luciano isminde bir İspanyol yazar, İspanya’da baskı rejiminin olduğu bir dönemde düşüncelerinden dolayı hücre cezasına çarptırılır. Yazar, onyedi yılını dört metre kare bir alanda geçirmek zorundadır. Okumasına, yazmasına izin verilmez. Sadece hücrenin yukarısında küçük bir pencereden güneş ışığı gelir ve yiyeceği için kapının bir ufak demir penceresi vardır. Tabii bir de yatağı.

“Aklımı kaybetmeden burada nasıl yaşayacağım?” diye kendisine sorar. Kısa bir süre sonra uykuya dalar, çok geçmeden acıyla uyanır.

Bir karınca kulağını ısırmıştır.

Dışarıda olsa çok kötü tepki göstereceği bu olaya sevinir. Gardiyanın verdiği yiyeceklerden bir kısmını karıncaya vererek hayvanı kendisine alıştırır. İsmini de Tito koyar.

Bütün acılarını, sıkıntılarını ve düşüncelerini ona aktararak ayakta kalmaya çalışır. Tito da ona alışır. Onun sesine göre hareket eder. Luciano’nun her dediğini yapar ve çok güzel de dans eder.

Gardiyanlar kendi kendisine konuşmasına şaşarlar, kafayı üşütmek üzere olduğunu düşünürler. Ancak Luciano, herkesin beklentisinin aksine dostum dediği karıncası sayesinde hayata sarılır. Uzun yıllar bu şekilde geçer. Bir gün gardiyan kendisine, ertesi gün hapisten çıkacağını söyler. Luciano özgürlüğü çok özlemiştir.

“Hey Tito güneşin doğuşunu, batışını, çiçeklerin rengini, kokusunu, bir damla berrak suyu, kısaca her şeyi özledim. Dünya kim bilir ne kadar değişmiştir?” diye karıncasına anlatır.

Ertesi günü omzunda dostu Tito olmak üzere özgürlüğüne kavuşur.Bunu kutlamak için bir bara gider, garsona iki bira söyler.

Garson: “Bir kişiye iki bardak bira!” diye düşünür ama Luciano’nun dediğini yapar.

Luciano, ikinci bardağı Tito için istemiştir: “Hey Tito, bak bakalım içkinin tadına” der.

Tito, bardağın kenarına atlar, bir süre sonra da sarhoş olur ve masada dans etmeye başlar. Luciano ne derse onu yapar.

Karıncaya kazandırdığı bu becerileri birirsiyle paylaşma ihtiyacını hisseden Luciano garsona seslenir: “Hey barmen! Şu karıncaya bakar mısın lütfen?”

Garson: “Hemen geliyorum efendim” diyerek masaya yönelir.

Karıncayı görür ve  garson: “Afedersiniz efendim.” Diyerek karıncayı parmakları ile ezer. Luciano hüngür hüngür ağlar. Garson olanlara anlam veremez, şaşırır. Onun kafayı yediğini düşünür. Zira Luciano’ya göre bir hayat arkadaşı, onyedi yıllık dost olan bu karınca, garsona göre müşterileri rahatsız eden zararlı bir böcektir.