6. Kas, 2015

HERKESİN İÇTİĞİ SU

PSİKOTERAPİK HİKAYELER 86

HERKESİN İÇTİĞİ SU

Ling –yu akıllı,  ihtiyar bir imparatordur. Gelişmeyi ve ilerlemeyi çok seven imparator, Çin halkının  geçmişle olan tüm bağlarını kopartır. Dünya varmış ya da yokmuş "ne umrun" felsefesini kanun edinen halk ise; kendi  halinde yaşamını sürdürür. Bir sabah, imparatorun afyonu patlar. Bunun üzerine imparator, dünya ve ötesini sorgulamaya başlar; yeni kanunlar arayışına girer. O böyle kanun arayadururken huzuruna gelen bir soylu, baş müneccimin kendisi ile görüşmek istediğini haber verir. Huzura gelen baş müneccim, bir felaketten haber verir. İmparator buna şaşırır ve felaketin ne olduğunu sorar.  Felaket bir yağmurdur ve bu yağmur suyunun karıştığı sudan içen çıldırır. Bu haberi alan imparator, yakınları ile uzun münakaşalar sonucu sarayda temiz su depolamaya karar verir. Ve beklenen yağmur başlar, iki üç gün aralıksız sürer.15 – 20 gün sonra tüm halk delirir, ülkede düzen kaybolur. Ülke akıllı kalanlar için tehlikeli bir yere dönüşür. Ling-yu işe yaramayan aklın delilikten hayırlı olmayacağını bildiğinden tüm yakınlarına herkesin içtiği sudan içmeyi emreder. Yakınları karşı gelmek isterler, bunun üzerine herkesin içtiği o sudan ilk olarak imparator içer. Onlar da surun ardındaki curcunalı hayata karışırlar. Bu curcunanın adı sosyal düzen olur.

KİŞİLER ve ÖZELLİKLERİ LİNG YU: Gayet akıllı , ilerleme ve gelişmeyi seven ileri görüşlü dünyada olan her şeye vakıf olan ihtiyar bir imparatordur...

Baş Müneccim :  İşinin ehli ,son derece güvenilir bir müneccimdir.

Yer : Bu olay Çin'de geçmektedir.

Zaman : tam olarak belli değildir ancak Ling yu devrinde geçer.

Anlatıcı :3. Tekil kişidir.Hakim anlatıcı... Bakış açısı : ilahi bakış açısıdır.

Hikaye: Ömer SEYFETTİN

Günümüze uyarlarsak, sesimizi çıkartmadan GDO'lu yem yedirilen hayvanların etinden ve sütünden besleniyoruz. Toprağımızı hibrit tohumla ekiyoruz; bu tohumların ekildiği alanlar 50 ile 70 yıl sonra bir insanın yaşayamayacağı derecede kanserojen içeren yapılar haline gelecek. Bu tohumlar ile bu toprakta yetişmiş gıdalar pardon zehirler de zaten ağız yolu ile alınmıştı. Türk halklarını bölenler bölüyor, biz de gaza gelip hararetli konuşmalara cevap veriyoruz ve yüksek tansiyon bir türlü inmiyor. Savunmaya gelince zaten karşısında insan hakları var. Yani dünyadaki kural bir senaryo ile bir ülkeyi işgal edebilirsin ancak vatanını savunman için elindeki imkanları kullanamazsın. Yapısı tamamen hümanist olan, insanı ve insanın hakkına saygıyı, yaşamayı ve yaşatmayı en üst seviyede tutan İslam dini dünyaya, Müslüman dahi olmayan insanlar tarafından başka türlü servis ediliyor; bizler ve dünya da İslam'ı böyle görüyoruz, hatta kutsal kitabımızı açıp bu ve benzeri konuları araştırmıyoruz dahi. Dünyayı yönetenlerin 350 yıllık planları ile inanışların 3000 yıllık stratejileri şıkır şıkır yürürken, bizler popüler programlar ile değerli saatlerimizi harcıyoruz. En kötüsü de atalarımızın emeklerini boşa çıkarttığımız yetmiyormuş gibi çocuklarımıza da böyle örnek oluyoruz. Vatan için çaba gösterenleri de bunca sıkıntının içinde bir de biz yıpratıyoruz. Başarılı-başarısız adlediyoruz ancak bunu yaparken de elimizde çekirdek sıcak evimizde oturuyoruz. Hiçbir şey yapmazken eleştiriyoruz. Biz, çoktan herkesin içtiği sudan içmişiz, can çekişiyoruz ama farkında değiliz.